Çocukların kendilerine tecavüz eden kişilerle evlendirilmeleri ağır bir çocuk hakkı ihlalidir
Basın Açıklaması; Ciioder - Çocuk istismarını ve ihmalini önleme derneği
ÇOCUKLARIN KENDİLERİNE TECAVÜZ EDEN KİŞİLERLE EVLENDİRİLMELERİ AĞIR BİR ÇOCUK HAKKI İHLALİDİR.
ÇOCUK HAKLARINI UYGULAMA UYGARLAŞMA YOLUNDA GERİYE GİDİYORUZ
2005 yılında Türk Ceza Hukuku Reformu ile engellenen kız çocuklarının kendilerine tecavüz eden kişilerle evlendirilmesine ilişkin düzenleme günümüzde yeniden yasal ve psikososyal boyutları ile çok ciddi riskler taşıyan ve çocuk haklarına tümüyle aykırı bir durum olarak önümüze çıkarılmıştır.
Bu yasal düzenleme ile, 12-16 yaştaki kız çocukları kendilerine tecavüz etmiş olan kendilerinden 10-15 yaş büyük olan kişilerle evlendirildiklerinde, tecavüzcülere af yolu açılmakta, bir başka deyişle, ‘’cezasızlık’’ getirilmektedir.
Çıkarılmak istenen bu yasal düzenleme, topluma bir çözüm yolu olarak sunulmakta, koruyucu, onarıcı bir yasa imiş gibi bir algı yaratılmaktadır.
Erken yaştaki kız çocuğunun imam nikahı altında, kendinden yaşça büyük erişkinlerle bir araya gelmeye zorlandıkları evliliklerde, bu yasa yolu ile cezaevindeki koca af ile çıkacak, aile bütünlüğü yeniden onarılmış olacak gibi bir açıklama getirilmekte, burada kız çocuğunun bir yakınmasının bulunmaması, ailenin rızasının olması affın gerekçeleri olarak ileri sürülmektedir.
Yapılan araştırmalar, ülkemizdeki erken yaş evliliklerinde, çocukların %30’undan fazlasının yetişkinlerle imam nikahı ile evlendirildiklerini ve bu durumu ailelerin rıza ve onayı ile olduğunu açıklamaktadır.
Bu durumda 12 yaşındaki bir kız çocuğuna, kendinden 15 yaş büyük bir yetişkin erkek tarafından imam nikahı bağlamında bir cinsel taciz uygulandığında bu eylem suç sayılmayacaktır.
Ayrıca, bu yasa gerçekleştiğinde, yalnızca erken yaşta, imam nikahı ile gerçekleştirilmiş evlilikler kapsamındaki kişilere değil, kız çocuklarına cinsel tacizde bulunan tüm kişilere de ‘’cezasızlık’’, ‘’af’’ getirecektir.
‘’KIZ ÇOCUĞUNU KENDİSİNE TECAVÜZ EDEN KİŞİ İLE EVLENDİRME YÖNELİMİNİN ARKASINDA YATAN ETKENLER NELERDİR?
Ülkemizdeki toplumsal cinsiyet eşitliğini hiçe sayan yaklaşımlar, geleneksel ve dinsel dogmalar, özellikle kız çocuğunu bir cinsel nesne, anne babanın istedikleri gibi yönetecekleri bir ‘’mal’’, kendi istenci, yönelimi, duygusu, düşüncesi olmayan bir varlık gibi gören çağdışı tutumlar, erkeği önceleyen, kızları edilginleştiren ve değersizleştiren bakış açıları o denli yaygınlaşmıştır ki artık kız çocuklarının kendilerine tecavüz eden kişiler ile evlendirilmesi konusu bile, tartışılabilir bir konu olarak gündeme getirilebilmektedir.
Ve ne yazık ki, kız çocuklarının kendilerine tecavüz etmiş olan kişiler ile evlendirilmeleri ‘’doğal’’, ‘’olması gereken’’, ‘’koruyucu’’ bir süreç olarak ele alınmakta ve konu yalnızca, yaş farkının 10 yaş mı, 15 yaş mı olması gerektiği üzerinden indirgemeci ve hak ihlallerini, riskleri göz ardı eden bir yaklaşım üzerinden tartışılmaktadır.
Burada ilkel bir bakış açısı ile bu sürecin işlevi ve hedefi, geleneksel bir damgalamanın kıskacına alınmış, ‘’namusu kirletilmiş’’ kız çocuğunu korumak ve evlendirerek, ona bir çözüm yolu sunmak ve tecavüz eden erkeğe de bir af yolu açmaktır.
KIZ ÇOCUKLARININ KENDİLERİNE TECAVÜZ EDEN KİŞİ İLE EVLENDİRİLMELERİ ONLARDA NE TÜR SORUNLARIN ORTAYA ÇIKMASINA NEDEN OLUR?
Kız çocuğunun evlendirilmesi, onu en temel haklarından biri olan eğitim hakkından yoksun bırakma demektir. Yine kız çocuğunun kendisine tecavüz eden kişi ile evlendirilmesi, onda değersizlik duygusu, benlik saygısında düşme, öfke, dışlanmışlık ve terk edilmişlik duygularının ortaya çıkmasına neden olur, kendini çıkmazda hisseder.
Erken yaş evliliği temelde çocuğa yönelik bir zorbalık, açık bir çocuk hakkı ihlalidir.
TCK 15 yaşını tamamlamamış olan çocukların cinsel ilişki konusunda geçerli bir rızaya sahip olmadıklarını belirtmektedir.
Kendilerinden yaşça büyük erişkinlerle imam nikahı ile karı-koca ilişkisi içine itilen çocuklar, kendilerine tecavüz etmiş olan kişiler ile evlendirilen çocuklar, bu süreçte edilginleştirilirler; duygularını bastırırlar, bu bastırılmış duygular, ilerde kendilerine ve başkalarına yönelik öfke nöbetleri, intihar yönelimleri ve depresyon gibi ruhsal sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Edilginleştirilmiş kızlar/kadınlar daha kolay aile içi şiddetin odağı olarak seçilirler ve kadın cinayetlerinin adayı haline getirilirler.
Erken yaş evlilikleri ya da kendilerine tecavüz etmiş olan kişi ile evlendirilme sonrası oluşan gebeliklerde ‘’çocuk anne’’ bu durumu benimseyemez, doğan bebeklerde, sağlıklı anne bebek bağlanması olamaması nedeniyle, bağlanma sorunları ve gelişimsel aksaklıklar ortaya çıkar.
KIZINIZA TECAVÜZ ETMİŞ BİR KİŞİYE AF GETİRİLMESİNİ İSTER MİSİNİZ?
STK’LARA DÜŞEN GÖREV
Tecavüzcüye cezasızlık getiren bu yasanın bütününe, içeriğine bakıldığında, bu konuyla ilgili STK’lar olarak, bizlerin bu yasal düzenlemenin içerdiği riskleri ve yanlışları topluma anlatma, toplumu bilgilendirme ve uyarma sorumluluğumuz bulunmaktadır.
Bu sorumluluğumuz bağlamında bilinmesini isteriz ki…
Çocuk Hakları açısından 18 yaş öncesi bireyler çocuk sayılmaktadır ve gerek fiziksel, gerekse ruhsal yönden evlilik onlar için düşünülemez. Çocuklar eğitim, oyun oynama, kendilerini geliştirici etkinliklere katılma hakları nedeniyle evlendirilemez.
Ayrıca çocukların her türlü cinsel sömürüye ve cinsel istismara karşı korunma hakları bulunmaktadır.
Çocuk evliliği bir çocuk hakkı ihlali, dolayısıyla bunu gerçekleştiren yetişkinler için bir suçtur.
Ülkemizde 12-16 yaş arası kız çocukları, kendilerinden 10-15 yaş büyük yetişkinlerle imam nikahı ya da başka tanımlamalar altında karı-koca ilişkisi içinde birlikte yaşamaya zorlanmaktadırlar. Toplumumuzda bu tür evliliklere, denetleme, yaptırım ve bilgilendirme yoluyla son verilmelidir.
Bu noktada STK’larla birlikte tüm topluma, ailelere ve devlete de ciddi görevler düşmektedir.
AİLELER VE DEVLET NE YAPMALIDIR?
Ailelerin görevi: kız çocuklarını korumanın tek yolunun onları geleneksel baskılarla erken yaşta kendilerine tecavüz eden kişiler ile evlendirmeleri olmayıp, çocuklarını korumanın asıl yolunun onları eğitmek, gelişimlerinin önünü açmaktan geçtiğini kavramaları, bu konuda bir bilinç geliştirmeleridir.
Kesinlikle ve gerçekten bilinmelidir ki buradaki tek çözüm yolu, çocuğu kendisine tecavüz eden ve imam nikahı ile birlikte olmaya yönlendirildiği kişiyle ‘’evlendirmek’’ ya daerken yaşta kız çocukları ile gerçekleştirilen ve yasal olmayan evlilikler sonrası cezaevine giren kişiyi, cezaevinden ‘‘af’’la çıkarmak değildir. Çünkü ‘’af’’ ya da ‘’cezasızlık’’ temel bir yaklaşım olarak benimsendiğinde, devletten karısı ve çocuğu olan ve cezaevinde bulunan tüm kişilere cezasızlık ve af getirilmesi beklenebilir. Bu yasa tasarısı ile getirilmek istenen bu düzenleme bütünüyle kendi içinde çelişkiler içeren ve kabul edilemez bir durumdur.
Çocuklarla evlenmek bir suçtur ve bu suçu işleyen ve bu suça katılan tüm yetişkinler ceza almalıdırlar.
Burada devletin görevi: çocuk hakları doğrultusunda çocukların zararına işleyen geleneksel uygulamaları ortadan kaldırmak ve çocuklara ilişkin yasaları oluştururken, çocukların yüksek yararını gözetmek ve öncelemektir.Evlilik, bu çocuklarımızın korunması için bir çözüm olamaz. Çözüm, çocuk koruma sisteminin güçlendirilmesinden geçmektedir. Cinsel istismara uğramış, erken yaşta gebe kalmış kız çocuklarını ve bebeklerini koruyan, destekleyen ve bu tür durumların yaşanmasını önleyecek sosyal politikaların ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu da devletin başlıca sorumluluklarından biridir.
STK’lar, aileler ve politika uygulayıcıları olarak, çocukların kendilerine tecavüz eden kişilerle evlendirilmelerini öngören bu yasal düzenlemeye karşı durmalı ve çocukların yanında yer almalıyız!
Bu basın bildirgesine imza veren sivil toplum kuruluşları :
- Çocuk İstismarını Ve İhmalini Önleme Derneği
- Türk Psikologlar Derneği
- Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi
- Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Ankara Şubesi
- Türkiye Çocuk Ve Genç Psikiyatrisi Derneği
- Bebek Ruh Sağlığı Derneği
- Adli Tıp Uzmanları Derneği
- Ergen Sağlığı Derneği
- Travma Çalışmaları Derneği
- Türkiye Psikiyatri Derneği
- Ankara Tabip Odası
- World Human Relief
- Toplum Ruh Sağlığını Geliştirme Derneği
- Atatürkçü Düşünce Derneği
- Uçan Süpürge Vakfı
- Hukukçu Hekimler Derneği
- Psikiyatri Hemşireleri Derneği
- Kadın Sağlığı Hemşireliği Derneği
- Çocuk Hemşireleri Derneği Ankara Şubesi
- Karadeniz İlleri Kadın Platformu Trabzon Derneği
- Yargıçlar Sendikası
- Aydın Kadın Efeler Derneği
- Adalet Sistemi Uzmanları Derneği
- Gaziantep Klübü Derneği
- Gaziantep Yesemek RotaryKlübü
- Gaziantep Eczacılar Odası
- Gaziantep İpekyolu RotaryKlübü
- Zeugma Kültür Ve Sanat Derneği
- Gaziantep Anadolu Lisesi Mezunları Derneği
- Gaziantep Müze Dostları Derneği
- Gaziantep Kadın Sağlığı Derneği
- Toplum Eğitimi Derneği
- Gaziantep Kültür Turizm Derneği
- Girişimci Kadınları Destekleme Derneği
- İnşaat Mühendisleri Odası
- Eğitim-iş Sendikası
- Gaziantep Şahinbey Lions Klübü
- Muhasebeciler Birliği
- Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Gaziantep Şubesi
- Türk Anneleri Derneği
- Türkiye Sakatlar Derneği Gaziantep Şubesi
- Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
- KOREV- Koruyucu Aile ,Evlat Edinme Derneği
- Alleben Rotary Kulubü
- Denizli Soroptimist Kulübü
- Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu
- Belkıs ( Zeugma) Eğitim Kültür Araştırma ve Geliştirme Derneği
- Çocuk Hakları Derneği Gaziantep-Kilis Tabip Odası
- Ankara Hitit Gençlik ve Spor Derneği
- Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği
- Ankara Cumhuriyet Okurları (Ankara CUMOK)
- YORET VAKFI
- SİMORG -Sokak Hayvanları için Mücadele ve Organizasyon Derneği
- Denizli Koruyucu Aile Derneği
- Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği
- Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği
- Çocuk Hakları Derneği
- Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi
- Göç ve İnsani Yardım Vakfı
- Antalya Aile Danışmanları Derneği
- Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı
- Tüm Emekli Sen Genel Merkezi
- DİSK Ankara Bölge Temsilciliği
- Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG)
- Lotus Kadın Dayanışma ve Yaşam Derneği
- Ankara Klübü Derneği
Hibya Haber Ajansı