Kadınlar insandır, biz ise insanoğlu
Genel Kabuldür; "evlat yetiştirmek dünyanın en zor işi" derler. Daha büyük bir zorluğu öğrenmek isteyen Türk kadınına baksın. Allah şahittir ki; gerçek bir ipeğe sarılmış çelik gibidir Türk kadınının yüreği: emek emek yetiştirdiği evlatlarını şahadete yollayan Türk kadını… Kurduğu bütün gelecek hayallerinin bir kahpe pusuyla, bir hain kurşunla bölündüğü kesildiği Türk kadını…
Türk tarihini incelediğimiz de ise; kadının dövülmesi, horlanması veya itilip kakılması mümkün değildir ki zaten Türk kültüründe ve destanlarında böyle bir durum göze çarpmamaktadır. Türk destanlarında kadın, daima erkeğinin yanındadır. Onların güç ve ilham kaynağıdır.
Günümüzde en temel sorun, en bariz ayıp kadının bir insan olduğu gerçeğinin unutuluyor, umursanmıyor oluşudur.
Kadın her şeyden önce bir insan, her şeyden önce eşref-i mahlûkattır.
Merhum Neşet Ertaş kadınları tarif ederken; "Kadınlar insandır, biz ise insanoğlu" sözüyle muhteşem bir teşhis hüneri göstermiş, mutlak bir doğruya temas etmiştir.
Ancak kadınlarımızın gönülleri ve umutları yıkılmaktadır.
Kadınlarımız şiddete, istismara, tacize maruz kalmaktadır ki, bu dehşet tablosu insanım diyen, vicdan sahibi her kişi için utançtır.
Peki kadınlarımızın yıkılan gönüllerini nasıl onaracağız?
Bu Yıkımı nasıl engelleyeceğiz?
Yere düşen kadınlarımızı nasıl ayağa kaldıracağız?
Fiziksel, duygusal, psikolojik şiddete uğrayan kadınlarımıza ne diyeceğiz, onlarla nasıl helalleşeceğiz?
Sürekli kadına şiddetten yakınma vardır, bu konu herkesin dilindedir.
Sokak ortasında, adliye önünde, ev veya meskenlerin içinde, işyerlerinde hunharca öldürülen kadınlar sadece Türkiye'nin değil, tüm insanlığın kanayan yarası, sessiz çığlığıdır.
Bu çığlık masumdur, bu çığlığın gözü yaşlıdır.
Ülkemizde 2017 yılı içinde 408 kadın katledilmiştir.
Bunların çoğunluğu ise ya devlet koruması altındayken ya da boşanma davası sürerken hedef olmuşlardır.
Bu yılın Ocak ayında 28, Şubat ayında ise 47 kadın cinayeti işlenmiştir.
Yine 2017 yılında, 101 tecavüz, 247 taciz vakası yaşanmıştır.
376 kız çocuğu cinsel istismar felaketinin kurbanı haline gelmiştir.
İstismar suçuna getirilecek cezalar ister kimyasal isterse de ebedi mahkûmiyet olsun, sonuna kadar uygulanmalı, sonuna kadar istismarcıların hesabı görülerek iyi hal falan da dikkate alınmamalıdır.
Amacımız kadına, çocuğa yönelen anormal Vandallıkları, aşağılık saldırıları bir nebze de olsa deşifre etmek, herkese göstermektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi; "Şuna inanmak gerekir ki; dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir."
Böyle bir eser sahibi insan varlığına kıyılması karşısında ne zaman ayağa kalkacağız?
Her şeyden bilgi sahibi olurken, duyduğumuz, haberini aldığımız veya okuduğumuz şiddet sahnelerine daha ne kadar tepkisiz kalacağız?
Aydınız, moderniz, çağdaşız, Cumhuriyet'in bekçisiyiz diye afra tavra satanlar kadınları sadece çıkarları doğrultusunda akıllarına getiriyorlar.
Diğer taraftan akıldan yoksun meczubun birisi çıkıyor, kadınlara kocalarından dayak yedikleri için şükretmelerini tavsiye edebiliyor.
Meselenin tuhaf yanı ise, bunu da din ve diyanet adına yapabiliyor.
Yine aynı zihniyet asansöre yabancı bir erkek ile kadının birlikte binmesinin sakıncalarından utanmadan, sıkılmadan, yüzü kızarmadan bahsedebiliyor.
Ne ara bu kadar sapık türedi?
Hangi ara kadınlarımıza, çocuklarımıza göz koyan ahlaksızların, onları töhmet altında bırakan alçakların sesi çıkmaya başladı?
Her kadın ve çocuk istismarı insanlığa ihanettir.
Ve hiçbir ihanet cezasız bırakılmamalıdır.
Her kadın cinayeti istikbalimizin kalbine indirilmiş hançer, Türk-İslam medeniyetinin ufkuna gerilmiş kanlı gömlektir.
Biz bu hançeri kırmalıyız, bu gömleği ise kararlılıkla yırtmalıyız.
Hala istismarları ve işlenmiş cinayetleri konuşuyor olmaktan, bu zulmü önleme adına bir arpa boyu mesafe alamamaktan bir Türk İslam milliyetçisi ve bir kadın olarak ızdırap duyuyorum.
Yaşanan felaketler kadar, bir de hiç gündeme yansımayan, yansıtılmayan pek çok mağduriyetler olduğu kuşku götürmez bir gerçektir.
Korkudan, tehditten, baskıdan dolayı konuşmaktan çekinen kadın veya çocuklarımızın elinden tutmak, onların derdine derman olmak aynı zamanda insani, aynı zamanda vatandaşlık görevidir. Bu bağlamda sessiz çığlıkların sesi olacağız.
Tekrar söylüyorum, kadın demek insan demektir.
İnsanın mutsuz olduğu yerde devlet istikrarlı,halk mutlu olamaz.
İnsanın korku içinde olduğu yerde asayiş ve huzurdan iz bulunamaz.
Kadın ailedir, kadın annedir, kadın vatandır, kadın ülkedir, kadın gelecektir, kadın gelecek nesillerin teminatıdır.
İlbilge Hatun'a bakınız bunu görürsünüz.
Hayme Ana'ya bakınız aynısını görürsünüz.
Kahraman Türk kadınına bakınız buna şahitlik edersiniz.
"Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz" diyen aziz milletimiz, kadına uzanmış her kirli el sahibine hak ettiği cezayı vermeye, her bedeli ödetmeye hamd olsun kararlıdır, buna da gücü yetecektir.
Eğer var olacaksak, eğer geleceği şuurla kavrayıp, irademizle kaleme alacaksak kadına yönelik şiddeti durdurmalı, katilleri ve şiddet faillerini toplumdan tecrit etmeliyiz.
Hapisse hapis, hadımsa hadım, idamsa idam, neyse gereği mutlaka yapılmalıdır.
Kim ki, kadına bir fiske vurduysa, kim ki, kadına küfür ve hakarete yeltenmişse buna pişman edilmelidir.
Bunları yapmazsak gelecek elimizden kayıp gidecektir.Hukuki, siyasi, tıbbi, vicdani, ahlaki tedbir ve tecrübelerle şiddeti kaynak yerinde kurutmalıyız.
Şiddetin anatomisi, şiddetin psikolojisi ve sosyolojisi üzerine konunun uzmanları, bilim insanları muhakkak suretle çalışmalıdır.
Söz konusu çalışma tüm vatan sathında yapılmalıdır.
Bu da bir beka meselesidir, ertelenmesi, geciktirilmesi çok ciddi mahsurlara yol açacaktır.
Kadın hak ettiği toplumsal mevkii almalı, siyasetten ticarete, ekonomiden sanata, eğitimden spora layık olduğu mertebelere ulaşmalı, yalnızca şiddet konuşulurken hatırlanmamalı, yalnızca 8 Mart'a sıkıştırılmamalıdır.
Bu sorumluluk hepimizin omuzlarındadır. Unutmayınız ki toplumumuz, kadınlarımız kadar güçlü, kadınlarımız kadar insan, kadınlarımız kadar medeni olmak zorundayız.
Biz Asena'yız, kuşatmalarda kalkan, teşkilatımızda cevval bir yürek, aklımızla, fikrimizle bazen yol başçı, bazen bir nefer davamızda…
Tüm kadınlarımızın, aziz şehitlerimizin muhterem annelerinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyor, saygılarımı ve hürmetlerimi sunuyorum.
MHP SELÇUKLU İLÇE BAŞKANI
GÜZİDE ÇİPAN
#�R&